Tarım evrenine bilimsel açıdan yaklaşan her tarım bilimcinin ve meslek sahibinin öğrenmesi ve benimsemesi gereken en temel bilimsel alanlardan biri, özellikle gelişen dünyanın teknolojik değişimlerine paralel olarak giderek artan öneme ve yoğun keşiflere hedef olan ‘KİMYA’dır. Bilindiği gibi kimya sadece kimyagerlerin temel eğitim dersi değil, ziraat mesleğinin de temel dersidir. Tarım bilimcileri için kimya, sadece teoride genel kapsamı ile sınırlanmamalı, aksine Tarımsal Kimya (İngilizcesi Agro Chemistry) veya Tarım Kimyası başlı başına Ziraat’in ana kürsülerinden biri olarak akademide yer bulmalıdır. Çünkü, her kimya dersinin başlangıcında yer alan ‘kimya nedir?’ sorusunun cevabı olan maddeyi inceleyen bilim dalıdır söylemine istinaden, sadece dünyada değil evrende var olan her varlıkta gerçekleşen değişimler gibi bitkiler aleminde meydana gelen değişimleri ve olayları da ancak kimya ile kavrayabiliriz.
Canlı varlıklar olarak bizler gibi bitkilerde kimyasal birimler ve bunların etkileşimlerinden meydana gelmiştir, varlığını kimyasal tepkimeler ile gerçekleştirmektedir. Döllenmeden bir birey oluşumuna, beslenmesinden solunumuna, gelişip olgunlaşmasından yaşlanmasına, hayat döngüsünün sürekliliğine ve ayrıca insanlığa besin sağlayan mahsullerinin insan ihtiyaçları doğrultusunda muhafazası ve işlenmesi için de gerekli olan bilgi Kimya’dır. Bu bağlamda tarımda kimyayı sadece bitki koruma kapsamında tarım kimyasalları ya da gübreleme kapsamında kimyasal gübreler olarak sınırlandırmak bu evrene olan hakimiyetimizi kısıtlar. Daha fazla gelişim sağlayabilmek için kimya biliminin tarımda geniş kapsamlı kullanımını belirgin hale getirmek gerekir, öyle ki genetik çalışmalar, bitki fizyolojisi ve davranışı, homonlar-enzimler-hücresel olaylar gibi bitkinin kimyasal yapısındaki gelişmeler ve maddeler, bitki ekstraktlarının antimikrobiyal ve antioksidan potansiyeli, büyüme ve çimlenme gibi yaşamsal süreçler, toprak kimyası, retiküler kimya gibi kimyadaki ve teknolojideki yeni gelişmelerin tarım ile ilişkileri, biyoenerji ve daha fazlası Tarım Kimyasını oluşturan önemli konulardan bazılarıdır. Kimyanın aslında tarımın her şeyi olduğunu daha özel konulara indirgeyerek açıklamak mümkündür; bu noktada kapsamlı konu havuzundan verilebilecek örneklem bitkinin yaşam döngüsünde kritik öneme sahip olan polenlerin kimyasal bileşimi ile ilgili bilimsel araştırmalardır, bu bize kimyanın merkez bilim olduğunu kanıtlamada destek olacaktır. Adriana Kenđel ve Boris Zimmermann 2020 yılında yayınlanan ‘Chemical Analysis of Pollen by FT-Raman and FTIR Spectroscopies’ adlı çalışmalarında polen çalışmalarının biyolojik çeşitlilik, bitkilerin cinsel üremesi ve bitki-tozlaştırıcı etkileşimleri, aeroalerjenlerin izlenmesi ve kültüre alınmış ürünler ve vahşi topluluklar üzerinde kirlilik ve iklimin etkisini içeren mevcut ve geçmiş çevresel değerlendirmeler için önemli olduğunu belirterek, polenin kimyasal bileşimi hakkındaki bilgilerin tüm bu araştırma alanlarındaki çalışmalar için önemli olduğuna vurgu yapmışlardır ve ayrıca başlıca bitki taksonları için polenin kimyasal kalıpları hakkındaki bilgilerin, aerobiyoloji, paleoekoloji, adli tıp, topluluk ekolojisi, bitki-tozlayıcı etkileşimleri ve bitkiler üzerindeki iklim etkileri dahil olmak üzere bitki biyolojisi ve ekolojisindeki çeşitli çalışmalar için olağanüstü değerde olması gerektiğini söylemişlerdir (1).
Görüyoruz ki kimya bilimi tartışmasız tarım bilimi, tarımsal gelişim ve üretim için çok önemlidir. Bilimsel araştırma boyutu bir yana tarım kimyasındaki çalışmaların sonuçları nihayetinde insanların varlığına etki eder. Çünkü, her canlı yaşamak için beslenmek zorundadır. Bu durum, tarım kimyasını tartışmasız en geniş çapta etkili araştırma alanlarından biri yapar. Sonuçlandırma olarak konuyu yaşamın sürdürülebilirliği ve dünyanın artan nüfusunu besleme açısından ele aldığımızda, Birleşmiş Milletlerin, 2050 yılında bu gezegende yaşayacak tahmini 9 ya da 10 milyar insanı beslemek için tarımsal üretimde %70’lik bir artışa ihtiyaç duyulacağını bildirdiğine vurgu yaparak, küresel nüfus arttıkça, bugün tarım kimyagerlerinin de karşı karşıya olduğu büyük zorlukların daha da acil hale geleceği söylemine dikkat etmemiz gerekir (2).
Öyleyse tüm bu gerçekleri göz önüne alarak atomun canlıların en küçük yapı taşı olduğunu bildiğimiz gibi Tarımsal Kimya’yı da tarımın merkezine konumlandırmak ve kimyasal çalışmalara yoğun olarak odaklanmak mecburidir.
Kaynakça:
- Adriana Kenđel ve Boris Zimmermann, (2020), Chemical Analysis of Pollen by FT-Raman and FTIR Spectroscopies, Front. Plant Sci., 11:352
- Christine Herman, (2015), Agricultural Chemistry: New Strategies and Environmental Perspectives to Feed a Growing Global Population, American Chemical Society