Tarıma Bilimsel Yaklaşım

Günümüzün hızlı ama tembel ve hazırcı yaşamı beslenme alışkanlığında ve besin sepetinde ciddi değişimlerle beraber gelişim göstermektedir. ‘Günümüz Yaşamı’ kavramından söz etmiş iken, konuyu doğruca teknoloji ile ilişkilendirmek istiyorum.

Teknoloji ve endüstrinin birbirini kucaklamasının elbette insanlığa fayda amacında kullanıldığında muazzam bir dönüşüm yarattığı reddedilemez. Bu süreçte inovasyonlarla insanları cezbeden gıda sektörü şaşırtıcı bir ivme kazanmıştır. Çok çeşitli konservelerle, donmuş gıdalarla, önceden pişirilerek son tüketime hazır halde paketlenmiş kolay gıdalarla, rengarenk, şekil şekil, benzersiz tatlarla beyinde zevk, mutluluk, istek gibi uyarılar yaparak sürekli tüketme arzusunu canlı tutan bir endüstri var hayatımızın merkezinde. Ama trilyon dolarlık bu endüstrinin baştan çıkarıcı bağımlılık yapan toz pembe görüntüsünün ardında dengesiz, aşırı ve sağlıksız beslenme ile ciddi bireysel ve toplumsal sağlık sorunlarına yol açmakta olduğu birçok insan tarafından ve hatta bazı hükümetler tarafından kabul görmektedir.

Gıdada ki çeşitliği 100 yıl öncesi ile karşılaştırırsak aradaki uçurum inanın görünmez derinlikte olur. Diğer yandan çok garip farklılıklar da söz konusudur. Gıdanın bu kadar yoğun ve zengin çeşitlilikte ki arzına karşılık gıda sektörünün temel girdisi olan tarımsal ürünlerde şoke eden belirgin bir durum söz konusudur. Bu da dünya çapında çok sayıda mahsul ekilip hasat edilirken tüm dünyanın birincil tüketiminin yarısını sadece dört tarımsal ürünün oluşturmasıdır; şeker, mısır, buğday ve pirinç (1). Yani gıda endüstrisinin lokomotifi olan şeker ve karbonhidratın aşırı tüketiminden söz etmekteyiz, insanı sadece bir şeker ve karbonhidrat bileşimine dönüştüren bir besin sistemi gerçekten ürkütücü değil mi? Sebzeler tüketimin sadece %12’lik bir dilimini oluşturmaktadır. Sebze yetiştiriciliğinde ise yanlış uygulanan yetiştiricilik ilke ve yöntemleri, aşırı kirlenme, azalan ekilebilir alanlara karşın aşırı kimyasal gübre ve ilaç gibi girdi kullanımı kalitesiz ve sağlıksız son ürüne sebebiyet vermektedir. Ele aldığımız ikincil tezatlık ise bugünün dünyasının bir yanda açlık bir yanda gıda çeşitliliğinin neden olduğu obezite gibi sağlıksız doyum ile büyük bir zıtlık ortaya koymasıdır. Aslında bu her iki durum negatif anlam içerir, çünkü gıdaya ulaşamayanın tükenmiş ve ölüme giden bedeni ile bol ama dengesiz ve sağlıksız beslenmeye kendini kaptırmış obez insanın hasta bedeni arasındaki farklılığı tanımlayacak mantıklı bir açıklama yoktur bence. Hele ki açlık ve obezlik tuzağına düşmüş çocuklar açısından düşünüldüğünde telafisi zor veya imkânsız olan fizyolojik ve biyolojik olarak bozulmuş ve zarar görmüş beyin ve diğer bedensel fonksiyonlar nedeniyle geleceğimizin karardığı üzücü bir gerçeklik olarak bizlerin tarım ve beslenme konularına insani ve bilimsel bir yaklaşımda bulunmamız gerektiğini vurgulamaktadır.

Tüm bu gerçekleri farkına varan insan kitlesi ise kendine organik adı altında yeni ama aslında eski ve öze dönüş trendi yaratmıştır. Günümüzde ülkemizde olduğu kadar tüm dünyada bir kesimin doğal yiyecekler yemeye verdiği önem artış göstermektedir. Yalnız organik maddeleri satın almayla ilgili yüksek fiyatlar ise ayrı bir konudur. Ülkemizde birçok insan kendi mesleklerini bırakıp tarımsal yetiştiriciliğe başlamaktadır, çoğu insan ise artan bir hobi olarak evlerinin balkonları veya apartman bahçeleri gibi sahip oldukları alanda kendileri yetiştiricilik yapmaktadır. İnsanların sağlıklı beslenme arayışında olduğu bir dönemde bilimsel anlamda yoğun tarımsal yetiştiricilik sanıldığı kadar kolay bir hobi işi mi sizce?

Eğer dünyayı ve ülkemizi beslemekten söz ediyorsak cevabım kesinlikle hayır olacaktır. Tarım, doğanın karşılıksız armağanları olan toprak, ışık, hava, sıcaklık, yağmur ile hayvanlar ve bitkiler alemini bütünleştiren, bu sayede insanlığa yiyecek, giyecek, barınak, ilaç ve rekreasyon sağlayarak uygarlığın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olan dünyanın en önemli işletmesidir. Tarım, fabrikalar için ve fabrikalardan gıda, yem, lif, yakıt, mobilya, hammadde ve malzeme sağlar. Tatmin edici tarımsal üretim farklı kast ve hükümlerden oluşan topluluğun yükselmesine yardımcı olur, böylece daha iyi bir sosyal, kültürel, politik ve ekonomik yaşama yol açar (2).

Tarım, Jeoponik, Aeroponik ve Hidroponik bilimleri ile kenetlenmiş kapsamlı bir evrendir, bu evrenin parçalarından biri olan tarımsal üretim ise toprak bilimi, entomoloji, mikrobiyoloji, genetik, kimya vb. birçok alt bilimleri içeren kapsamlı başlı başına bir bilimsel alandır. Sadece toprak veya tohum gibi her bir konu bir üniversitede ayrı bir kürsü ayrı bir alan oluşturacak kadar derin ve karmaşık bilgiler içermektedir.

Tarımsal üretim bilimsel gerçekliğe bağlı olmasının yanı sıra fiziksel ve zihinsel beceri de gerektiren bir sanattır. Bu beceriler tarım aletleri ve hayvanlar gibi tarımda kullanılan tüm fiziki varlıkların en doğru şekilde idaresini, toprağın analizini yapıp tüm yapı ve özellikleri ile toprağı tanıyarak ve iklimsel ve çevresel faktörlerin etkilerini hesaplayarak toprağı hazırlama yeteneğine sahip olmayı, ardından doğru yerde doğru zamanda doğru miktarda adına ve yerine doğru girdi kullanabilme becerisine sahip olmayı gerektirir. Söz konusu beceriler bunlarla sınırlı değildir. İç Pazar ve Dış Pazar hedeflerine göre bölgesel veya daha geniş kapsamlı talep analizi yaparak doğru çeşit seçimini yapabilme ve gerekiyorsa ıslah yöntemleri ile yeni ve en uygun çeşidi geliştirebilme, bu en az üç beş yıl sürecek yüksek maliyet ve ileri teknoloji gerektiren bir ARGE sürecidir, yeteneğine sahip olmayı gerektirir. Yetiştirilecek ürün hakkında detaylı bilimsel bilgi ve denenmiş somut verilere hâkim olmak gerekir. Dahası tohum veya fide ekimi ve fidan dikiminden hasada kadar ürün koruması, hastalık ve zararlı gözlemi, iklim gözlemi, budama, fide-fidan-ağaç uygulamaları, gübreleme, sulama, büyüme düzenleme, seyreltme, hasat zamanı tahmini, güneş ve rüzgardan koruma gibi arazi ve bahçe sistemlerinin entegrasyonu, hasat planlama ve uygulama, hasat sonrası uygulamalar gibi tüm yetiştiricilik uygulamalarını optimum bir organizasyonla teknolojiye uyumlu verimli bir şekilde yürütme becerisine sahip olmayı gerektirir. Bu kadar yoğun beceriler yanında çiftlik idaresi, enerji kullanımı ve yönetimi, çalışan yönetimi ve sekronizasyonu, insan ihtiyaçlarını ve dünya tarımını tanıma, tarım muhasebesi ve fizibilite analizi, dünyadaki eşzamanlı gelişimleri takip edebilme ve ayrıca don, dolu, zararlı ve sel gibi doğal felaketlere karşı acil plan ve önlem çalışmaları yapabilme, piyasanın değişkenliği ve riskleri hakkında ön bilgiye sahip olma hala sahip olmanız gereken ekstra zihinsel becerilerdir.  Tüm bu becerilerinizi her yeni üretim sezonuna yenilik ve değişimlerle adapte etmeniz gerekmektedir.

Tarımsal üretimin, yetiştiriciliğin bu kadar kapsamlı ve derin olması sizleri korkutmasın, ama eğer doğru ve bilinçli şekilde uygulama becerisine sahip değilseniz çeşitli zararlarla yüzleşmeniz kaçınılmazdır.

Görüldüğü gibi tarım aslında insanlığı ve devletleri canlı kılan en önemli yaşam bilimidir. Bu alanda her ne amaçla üretim yapıyorsanız o amaç dahilinde bilim ile yaklaşımı benimsemeniz şarttır.

Gelecek yazılarımızda ‘Tarım’ın ve ‘Bilim’in bütünleşik dünyasının derinlerine ineceğiz…

Sağlıcakla kalın.

Kaynakça:

  1. FAO. 2020. World Food and Agriculture – Statistical Yearbook 2020. Rome. https://doi.org/10.4060/cb1329en
  2. B. Chandrasekaran, K. Annadurai, E. Somasundaram, (2010), A text book of agronomy, New Age International (P) Ltd., Publishers

Diğer Yazılarımız
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.İşaretli alanlar zorunludur.